26 Nisan 2013 Cuma

Öztürk Serengil Fenomeni

                                                                                               26.04.2013
  
    Yeşilçamda bir dönem efsaneleşen Öztürk Serengil hakkında kendi bilgilerim doğrultusunda bir şeyler yazmaya çalışıyordum en son bıraktığım yerde. Aslında Serengil ve benzeri sanatçıları düşününce aklıma sinemanın o dönemi ve değişimi geliyor. Türk sineması belli dönemler can çekişse de son 10-15 yıllık süreçte yeniden kendine geldi. Ama bu yeniden toparlanma sürecindeki sinemamız artık Yeşilçam diye anılmıyor. Yeşilçam bugünkü sinemadan başka bir olguydu. Yapımcı yönetmen tarzı ve ilişkileri, oyunucuları, fenomenleri, ekolleri ve de özellikle takip ettiği, esinlendiği ve hatta taklit ettikleriyle başka bir sinemaydı günümüzdeki Türk sinemasından.

   Yeşilçam dönemi en başta üretkenliğiyle farklıydı. Türkiyede ve yakın ülkelerde önemli hasılatlar elde edildiği için yılda yüzlerce film üretilebiliyordu. Emektar birçok oyuncu aynı haftalarda ayrı ayrı 4-5 film setinde oyuncu olarak yer aldığından bahsederken kimi oyuncular film sayıları hakkında bilgi sahibi olmaktan uzaktılar. Erol Taş, Hulusi Kentmen, Münir Özkul gibi usta oyuncuların film sayıları 300'ler 400'lerle ifade edilir. Tam olarak da tesbit edilmesi zordur. 

            İşte bu kadar üreten ortamda bazı modeller gerekli hale gelmiştir. Şablon senaryolar, benzer konular, birbirini hatırlatan oyuncular, oyunculuklar fazlasıyla rastlanır Yeşilçam'da. Çünkü çok fazla film kaçınılmaz olarak konu sıkıntısı, senarist sıkıntısı ortaya çıkarıyordu. Komedi filmleri konusunda ise çok mantıklı bir model alındı. Bizim topraklarımızdan daha önce gelişme gösteren İtalyan sinemasının izleri takip edildi. Ordaki mizahi unsurlar, durum komedileri, jest mimiklere yüklenen mizah, oyuncunun komik duran görüntüsüne dayanarak seyirciyi güldürme unsurları kullanıldı. 1992-94 yıllarında Kanal 6'da bolca izlediğimiz Yavru ile Katip ikilisi birebir Türk komedi starlarına ilham kaynağı olmuşlardı. Zaten filmleri, dönemlerinde de Türkiye'de belli bir ilgi yakalar.
      Öztürk Serengil ülkede sevilmesini sağlayan Akdeniz usulü mizahla sinemada basamakları beşer onar tırmanmıştır. Çok tutulan İtalyan tarzda komedi zamanla İtalyan tarzı komedi seks filmlerine evrilirken de belli bir başarı yakaladı. Tabii burda filmlerin kahramanlarının yetenekli, sevimli oyuncular olması yetmiyordu başarı için. Bu model; seks dozu yüksek, az veya hiç olmayan komedi filmlerinde yakışıklı olmayan, hatta erkek seksapelitesi açısından kusurları açıkça görülen aktörler gerektiriyordu. Başarıda anahtar buydu, çünkü ortalama seyirciyi rahatlatan, sinemaya çeken gizli bir oyundu bu. Yeşilçamda bu modelde parlayan Öztürk Serengil erken yaşta saçları açılmış, yüz olarak çirkin, Aydemir Akbaş yaşı ilerlemiş, çok zayıf, kısa boylu idi, ve diğerleri, hiçbiri fiziksel olarak cazip tipler değildi; Nokta ile Virgül ikilisi, Behçet Nacar, Mete İnselel, Kazım Kartal ve daha başkaları. Seyircinin, özellikle erkek seyircinin kolay kabullendiği, kendini rahatlıkla özdeşleştirebildiği modeller.  
          Öztürk Serengil'in 1960'larda çok hızlı artan şöhreti yeteneğinin yanında bu modellemede sahip olduğu şanslı konuma da bağlıydı. Seyirci profiline uygun bir modeldi. Çok iyi reyting yakalamıştı ve seri üretime girmişti. Çok hızlı yazılarn özensiz senaryolar, baştan savma yönetmenlikle, görüntü kalitesi açısından bir şey vadetmeyen, oyunculuk niteliği olarak da düşük, bütçesi de kısıtlı birçok film çevrildi ardı arkasına. Bunları kimi ciddi hasılatlar getirdi, kimi standart hasılatlar verdi ama Öztürk Serengil için hesapsız kazanılan ve harcanan bir dönem başlamıştı. Tabii karnını doyurmakta zorlandığı günlerden 3-5 yılda bu günlere geçişte denge ve istikrar yakalamak kolay değildi ve de dengeyi yakalayamadı. Kumara yöneldi ve kumar bağımlılığı başladı. Sayısız kadınla birliktelikler yaşıyordu. Şöhreti ve parasından dolayı peşine takılan insan çok fazlaydı. Bazen bir kadından bir gecelik ilişki teklifi alıyor, diğer gün kumar için yeni alternatifler sunuluyor ya da yeni mekanlarla ilgili bilgi veriliyor ertesi gün yatırım ve iş teklifi geliyordu. Sinemadani tiyatrodan kazandıkları akıp gidiyordu aynı dönemde. Anılarını bahsettiği kitabında kumarda 27 apartman dairesini kumar masalarında yitirdiğini itiraf edecekti.
   
            Bu arada iş tekliflerine ve yatırımlara da açıktı ve Kaddafi'nin Libya'sında gece kulüpleri açacaktı. Zamanla Libya yatırımı Libya macerasına dönecekti. Turizm konusunda danışmanlık hizmeti vermek, gece kulübü açmak ve işletmek için gidip orda bazı suçlamalara maruz kalıp hapis yatacaktı. Kurtarıcısı olarak da eski eşi gelip uzun uğraşlar sonucu kendisini şileple kaçıracaktı.
         
     































   60'ları son derece verimli geçiren Öztürk Serengil, 70'li yıllarla beraber sinemadaki düşüşten etkilenir. Ayrıca popülerliğini de yitirmiştir. Esas önemlisi ise kazandıklarından geriye pek bir şey kalmamıştır. Elinden gelip geçen onca paraya rağmen geçinmesi için çalışması gereklidir. Trt'de bir dönem belli seyirciye ulaşan "Gülünüz Güldürünüz"  diye bir program yapar, Trt ve özel kanallarda programlara çıkar, dizilerde oynar. Evlilikleri, boşanmları ve aile istikrarsızlığıyla devam eder ömrü ve bu arada eski eşlerinden birisinden olan kızı Seren Serengil de ünlüler dünyasında yer almaya başlamıştır ve o da oyuncu ve şarkıcılık işlerine girmiştir.
        Yaşlılık günlerinde ciddi bir kendine karşı muhakeme yapar ve hatalarını tespit eder. Bu hesaplaşmasını, anılarını, unutamadığı dostlarını ve Yeşilçamda efsanelikten  unutulmaya doğru nasıl gittiğini Yeşilçam'ı Benden sorun kitabında iyice ele alarak biz yeni nesilleri, artık unutulmaya başlamış eski dönem Türk sineması hakkında aydınlatır. 
             
           Bedeni toprak olsa da anısının yaşaması dileğiyle. çok "Yeşşe " Serengil. 
                     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder